Leicester Üniversitesi liderliğindeki uluslararası bir araştırma ekibi tarafından herhangi bir şekil veya dokuyu sanat eserlerine zarar vermeden analiz edebilen öncü X-ray tekniği geliştirildi.
Bu teknik, nesnelerde kristalografik faz bilgisini belirlemek için çok yüksek doğrulukla ve taranan nesneye zarar vermeden X-ışını kırınımını (XRD) kullanıyor.
Tekniği kullanarak, araştırmacılar resimlerde pigmentleri ve boyalı nesneleri tespit edebilecekler. Bu gelecekte sahte sanat eserlerinin özgünlüğü doğrulamaya yardımcı olabilecek.
Araştırma, non-invaziv tekniğini çözülebilen arkeolojik sorular, mevcut analitik yöntemler arasında birliktelik aranmadan sonuca gidilebileceğine yönlendirmektedir.
Konu ile ilgili olarak Leicester Üniversitesi Fizik ve Astronomi Bölümü’nden Dr. Graeme Hansford şunları söyledi:
“Kültürel miras eserlerinin yüksek kaliteli tahribatsız XRD analizini yapılabilme olasılığı benim için çok heyecan verici ve birkaç yıllık çalışmaların doruk noktasını temsil ediyor.
“Bu yöntemi gerçekten özel ve benzersiz yapan şey, numunenin şekli ve dokusunun önemsiz olmasıdır.
Gelecekteki çalışmaların bir dizi arkeolojik nesnenin yerini tespit etmek için önemli katkılarda bulunmasını bekliyorum. Bu veriler sonuçta müze koleksiyonları için hayati önem arzetmektedir.
“Resimlerde, kullanılan pigment türü sıklıkla imalat yöntemleri ve eski sanayilerin organizasyonu hakkında yararlı bilgiler verirken olası üretim tarihini belli alanlarla sınırlar.
Bu, eserin varlığının sözde olup olmadığını belirlemenize yardımcı olabilir. “
Yeni XRD tekniğinin geliştirilmesini sağlayan ekip; Dr Hansford ve Dr Stuart Turner (araştırma sırasında bir Leicester doktora öğrencisi) ve Profesörler Andrew Shortland (Cranfield Üniversitesi Arkeolojik ve Adli Analiz Merkezi) ve Patrick Degryse ( Arkeolojik Bilim Merkezi, KU Leuven, Belçika) ‘den oluşuyor.
Yeni teknik numunenin şekline duyarsız olup, düz olmayan ve dokulu yüzeyleri bile incelemeye dahil edebilir.
Dolayısıyla, bu yöntem geleneksel XRD yöntemlerinin aksine, örnek hazırlanmadan uygulanabilir ve eserlere hiç zarar vermez.
Bu özellikler, nesne bütünlüğünün korunması için çok önemli olan kültürel mirasın ve arkeolojik eserlerin analizi için idealdir.
XRD tekniğinin etkinliği kısa süre önce Elmas Işık Kaynağı senkrotronunda yüksek çözünürlüklü bir konfigürasyonda kanıtlanmıştır.
Bir senkrotron, maddeyi çok çeşitli şekillerde araştırmak için kullanılabilen, esas olarak X-ışınları olan yüksek yoğunluklu ışık demetleri üretir.
İngiltere’nin Elmas Işık Kaynağı, Oxfordshire’daki Harwell Bilim ve Yenilik Kampüsünde yer alan ulusal, en gelişmiş senkron tomurcuğu tesisidir.
Cranfield Üniversitesi Arkeolojik ve Adli Analiz Merkezi’nden Profesör Andrew Shortland bu konuda şunları söyledi:
“Arkeolojik bilim insanları, nadir ve tarihi nesnelerden analiz için numune almanın en aza indirgenmesi gerektiğini veya daha da iyisi tamamen ortadan kaldırıldığının farkındalar.
Bu yeni zararsız teknik, yeni araştırma dizilerini açma ve en değerli ilginç tarihi ve arkeolojik nesnelerimiz hakkında yeni soruları cevaplama potansiyeline sahiptir.
Cranfield Üniversitesi böyle önemli bir projede yer almaktan dolayı oldukça mutlu.”
K.U. Leuven, Belçika Arkeolojik Bilimler Merkezi’nden Profesör Patrick Degryse: “Müze bağlamında, yeni, doğru girişimsel olmayan olmayan analiz yöntemlerinin geliştirilmesi mutlak bir zorunluluktur.
Genellikle küratörler tarafından tolere edilen tek yaklaşım budur
Arkeolojik bağlamda, sahada hemen uygulanabilen taşınabilir ve zarar vermeyen yerinde teknikler gereklidir.
Bunlar numune almak yerine, esere dokunmaz ve genellikle sıkı ihracat kısıtlamalarına uymakla yükümlüdürler.” dedi.