Düzce Üniversitesi bünyesinde geliştirilen cihaz, alçı gerektiren kemik kırıklarında alçısız tedavi imkanı sağlıyor.
Düzce Üniversitesi’nde yaklaşık 7 yıldır sürdürülen araştırma sonucu üretilen cihaz, hastanın “alçısız” ve “ameliyatsız” tedaviyle kısa sürede yürüyebilmesi, denize girebilmesi ve günlük ihtiyaçlarını zorlanmadan yapabilmesine imkan sağlayacak.
Üniversiteden bir profesör, bir doktor ve bir fizik öğretmeninden oluşan ekibin uzun süren ve birçok denemenin ardından ürettiği 6 ayaklı mekanizmaya sahip cihaz, kırık noktasına göre değişebilen yön sistemi sayesinde, sisteme bağlantılı bir yazılım desteğiyle kırıklarda yanlış kaynamayı engelleyecek.
Ameliyatsız bir şekilde kemiğin düzgün kaynaması ve alçı kullanmadan tedavi imkanı sunan cihaz, hastanın iyileşme sürecini kısalttığı gibi alçının verdiği günlük yaşam zorluklarını da ortadan kaldırarak tedavi sürecini rahat bir şekilde atlatmasına imkan verecek.
Hastaneye kırık şikayetiyle gelen hastanın önce röntgenleri çekiliyor. Ardından bu sistem sayesinde cihaz kemiğe tutturulup, bilgisayar yazılımıyla kemik kırığı birleştiriliyor. Böylece alçıya gerek kalmadan kırık sabitlenmiş oluyor.
Uluslararası Buluş Fuarı (ISIF’17)‘da altın madalyayla ödüllendirilen buluşun patent başvurusu yapılarak üretim aşamasına geçildi.
Ekip lideri Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İstemi Alp Yücel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ekibiyle uzun süredir ortopedide kullanılan “platin” diye adlandırılan ürünler üzerinde çalıştığını söyledi.
Yücel, yaklaşık 7 yıldır platin ve benzeri ürünler üzerine farklı çalışmalar yaptıklarını ve birkaç farklı denemede bulunduklarını belirterek, “Kırık tedavisinde kullanmak için ürettiğimiz ürünümüzün patent başvurusunu yaparak artık son aşaması olan üretim kısmına kadar ulaştık.” dedi.
Tıp Fakültesi Ortopedi Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Erkut Karaca ise ürettikleri cihazın benzerlerinden farkının, geliştirdikleri bir yazılım vasıtasıyla çalışması olduğunu vurguladı.
Cihazın çift taraflı bağlantı ile kemiklere ameliyatsız şekilde monte edilip kemiğin düzeltilmesini sağladığını aktaran Karaca, “Dışarıdan müdahale ile, hastanın kırık olan kemiğine nasıl müdahale edeceğimize karar verip, daha sonra yazılım ile koordine ediyoruz. Ürünün biyomekanik ve kadavra çalışmaları tamamlanmış durumda.” diye konuştu.
Karaca, cihazın kullanımının ise gayet basit olduğunu anlattı.
Acil servise gelen hastaya kırık teşhisi koyduklarında kırığın şeklini inceleyip, sistematik yazılımla ameliyatsız bir şekilde cihazı yerleştirdiklerini dile getiren Karaca, “Ameliyatlarda kas ve sinir riskini azaltmış oluyoruz. Ameliyat sonrası enfeksiyonu engellemiş olurken aynı zamanda kırık bölgesindeki cilt bozulmasını engelliyoruz. Hem daha biyolojik iyileşme sağlıyor hem de hızlı müdahale şansımız ve hızlı iyileşme sağlıyor.” ifadelerini kullandı.
Karaca, cihazın titanyum malzemeden yapıldığını ve gayet hafif olduğunu belirtti.
Bu cihazın ilerleyen süreçte karbondan üretilerek daha da hafifletilebileceğini söyleyen Karaca, şunları kaydetti:
“Hastanın hafif bir malzemeyle alçı gibi ağır yüklerden kurtulmasını sağlıyoruz. Kırığı olan bir hasta artık yürüyebilir, denize girebilir ve günlük ihtiyaçlarını fazla zorlanmadan yapabilir yani hastaya ciddi bir konfor sağlıyor. Artık alçı kullanımı olmayacak. Kırık uçlarını cihazla sabitleyerek ameliyatsız ve düzgün bir kaynama süreci yapıyoruz. Alçı kullanımda oluşan kaşıntı problemi, yanlış kaynama, günlük kullanım rahatsızlığı, ağır bir yük ve duş alamama gibi problemler ortadan kalkıyor.”
Ekibin diğer üyesi Düzce Bilim Sanat Merkezi (BİLSEM) Fizik Öğretmeni Adem Akkuş da cihazın mantığının menteşe sistemi olduğunu ve kemiğin yapısına göre şekil aldığını ifade etti.
Cihazda 6 sistematik ayak bulunduğu bilgisini paylaşan Akkuş, şöyle konuştu:
“Bu ayaklar ayarlanabilir ve hastanın kırık bölgesindeki kırığa göre şekil alabilir. Cihaz kullanan hastaya göre ayarlanabiliyor. Rotasyon uygulanabilir ve hastanın rahatını sağlayabilirsiniz. Yani üç eksenli bir düzeltme sağlayabilir. Sistem, gerekli izinlerin alınmasının ardından birkaç hasta üzerinde denendi ve oldukça verimli olduğu görüldü.”