Amerikalı astrofizikçilerden Carl Sagan’ın yaptığı ‘yıldızlardan yapılmış bulunuyoruz’ yorumu, Dünya’daki devlerin süper novalarındaki evrene sıçramadan önce tüm elementlerin yıldızların merkezinde üretildiğini ifade ediyordu.
Fakat İngiliz bilim insanları yaşamın gerçek yapı taşlarının da yıldızın altında kaybolduğunu keşfetti.
Londra Kraliçesi Mary Üniversitesi ve Londra Üniversitesi‘nden araştırmacılar, Ophiuchus Takımyıldızına 400 ışık yılı uzaklıkta yeni yıldızlar oluşturan dönen bir materyalde organik bir bileşik keşfettiler.
Uzay alanı önemli oldukça önemli. Çünkü evrenin bölümlerinde yer alan hayat muhtemelen benzer bir şekilde ilerlediğini düşündüren bizim Güneş Sistemimizin milyarlarca yıl önceki ayna görüntüsüdür. Ayrıca, başka yerlerde yaşayan yabancı hayatın daha olası olduğu anlamına gelir.
ALMA, oluşumun çok erken aşamasında yıldızları gözlemledi ve metil izosiyanat izleri ile bir kimyasal yapı taşı bloğu buldu. Metil izosiyanat bileşiği, Dünya üzerindeki canlı organizmalar için gerekli olan peptidler ve amino asitler gibi hayati moleküler karışımların temelini oluşturan bir molekül ailesinden gelir.
Bilim adamları uzun zamandır organik bileşiklerin kuyruklu yıldızlar yoluyla Dünya’ya getirildiğinden şüpheleniyorlardı. Gezegene düşen, olayların bir evrimsel zincirini ortaya çıkarmaktır. Ancak ilk etapta nereden geldikleri belli değildi. Yeni bulgu, bileşiklerin yeni yıldızların eritme potasında oluşabileceğini gösteriyor.
UCL’den Audrey Coutens “Bu organik molekül ailesi, proteinler biçiminde olan protein formunda, bildiğimiz şekliyle hayat için biyolojik temel oluşturan peptidlerin ve amino asitlerin sentezinde yer alır.” dedi.
QMUL Fizik ve Astronomi Okulu’ndan Dr David Quénard “Bulgularımız, yaşamın kökeni için temel bileşenlerin Güneş Sisteminin erken safhalarında üretilebildiğini göstermektedir.” dedi.
Quénard “Bazı temel prebiyotik kimyanın uzayda gelişebileceğine, muhtemelen prebiyotik molekülleri güneş bulutsusu ve daha sonra da Dünya’ya aktarabileceğine inanılıyor.” dedi.
Güneş Sistemimizdeki Dünya ve diğer gezegenler, Güneş’in oluşumundan sonra bırakılan malzeme ile yaklaşık 4,5 milyar yıl önce oluşturulmuştur.
Hayat, kendi yıldızımız olan Güneş‘in etrafında oluşan benzer yapı taşları vasıtasıyla Dünya‘ya ulaşmış olabilir.
Dolayısıyla, bir yıldızın doğuşunda karmaşık molekülleri bulmak çevresindeki tüm gezegenlerin zaten hayata elverişli olan kimyasal bileşenlerle çevrelendiğini gösterir.
Bilim adamları, yıldız oluşumunun ilk aşamalarında yıldızlar arası gaz ve toz bulutlarında oluşturulan organik moleküller, gezegenlere ve yıldızlar etrafında oluşan asteroitler ve kuyruklu yıldızlar gibi küçük cisimlere kolayca aktarılabilirdi.
QMUL Fizik ve Astronomi Okulu’ndan Dr Izaskun Jiménez-Serra “Bulgularımız, kuyruk yıldızlarının kimyasal bileşiminin, yıldızlar arası ortamdan doğrudan miras alınabileceğini önermektedir.” dedi.
Ekip, Şili’de keşfi ALMA teleskoptan gelen verileri kullanarak yaptı. (Atacama Büyük Milimetre / submillimetre Array)
Yıldızların Gelişimi
Evrimin en erken evrelerinde, genç yıldızları çevreleyen toz ve gaz kozasının sıcak, yoğun iç bölgelerinde bulunan benzersiz kimyasal parmak izlerini buldular.
Rafael Martín-Doménech “Özellikle Dünya ölçeğinde gezegenlerin oluşması uygun koşullarda olmalı. Bu protostarların ömrünün başlangıcında Güneş’e çok benzer oldukları için sonuçtan özellikle heyecan duyuyoruz.” dedi.
Doménech “Bu çalışmada prebiyotik moleküller bularak şimdi hayatımızın gezegenimizde nasıl oluştuğunu anlamamızın bir başka bulmacasına da sahip olabiliriz.” dedi.
Hollanda’daki Leiden Gözlemevi‘ndeki Dr Niels Ligterink, kimyasalların alanın buz gibi derinliklerinde oluşabileceğini kanıtlamak için laboratuvar deneyleri gerçekleştirdi.
Niels “Bu, bu molekülün ve dolayısıyla peptid bağlarının temelinin, en yeni genç güneş tipi yıldızların yakınında olması muhtemel olduğunu ima eder.” dedi.
Bulgular Kraliyet Astronomi Topluluğu Aylık Bildirimleri’nde bildirildi.