Yarım yüzyıl önce yapılan bir deney, ölülerin dondurulması konusunda uzmanlaşmış bir endüstri yarattı. Pek çok bilim adamı onları canlandırmanın şansının zayıf olduğunu düşünüyor.
1960’lı yılların başında, bir grup araştırmacı, onları öldüren koşulları tedavi edebilen, tıbbi ilerlemelerin gelişinden sonra, onları canlandırmak için dondurma yöntemini geliştirdi. Fikir ilk kez 50 yıl önce uygulamaya girdi.
12 Ocak 1967’de Kaliforniya Üniversitesi’nde psikoloji profesörü olan James Bedford, ” cyropreserved ” olan ilk kişi oldu. Küçük bir doktor ekibi karaciğer kanseri olduğunu bildikleri profesörü, bu çaresiz hastalığı öğrenmelerinden birkaç saat sonra, kendi isteğiyle, onu dondurdu.
Birkaç gün sonra ekip, profesörün vücudunu, kuru buz ile paketlenmiş yalıtımlı bir kaba yerleştirdi. Daha sonra, Bedford, büyük bir Dewar konteynerinde sıvı nitrojene batırıldı. On beş yıl sonra, bir kriyoprezervasyon tesisinden, diğerine yapılan bir dizi işlemden sonra, cesedi, halen bulunduğu Arizona Scottsdale’deki Alcor Yaşam Uzatma Vakfı‘nda barındırdı.
Mevcut kriyotik standartlarına göre, prosedür oldukça düzensizdi. Bununla birlikte, Bedford’un vücudu, 1991’deki durumu görsel olarak değerlendirildiğinde, donmuş halde kalmış ve vücudunda belirgin bir bozulma yaşanmamıştı.
Bu sene kriyoprezervasyonun destekleyicileri, Bedford’un ölümünün/dondurulmasının 50.yılını kutluyor. Kimileri bunu “Bedford Günü” olarak adlandırırken, kimileri böyle bir deneyin sonuçlanacağına umut vermiyor.
Öte yandan bir grup araştırmacı, bu deney sonucunda hafızalar kurtarılabilirse gelecek insana ve hatta robotlara aktarabilme umudunu taşıyor.
Toplumun gözünde ise; bu yarım yüzyıllık deneyin, pek kabul edilmiş bir durum olmadığı kesin.
Bedford’un kendi ailesi de dahil olmak üzere dondurulmaya (ailesi/yakınlarının gözüyle) “mahkum” olan kişilerin aileleri, sevdiklerinin donma kararlarını protesto etmek için mahkemeye başvurdu.
Yakın tarihli bir davada, Colorado vekalet yargıcı, Mary Robbins’in çocuklarından gelen itirazlar üzerine Alcor ile imzaladığı bir sözleşmeyi onadı ve geçen yıl İngiltere Yüksek Mahkemesi, annesinin ölümünden sonra, babasının isteklerine rağmen, ölümcül hastalığı olan 14 yaşındaki kızının kriyojenik tedavisine başvurma hakkını onayladı.
Teknolojiye karşı halkın tepkisi, 2002’de New England’da en yüksek seviyesine ulaştı. Mahkeme belgelerinde, Boston Red Sox’un beyzbol simgesi Ted Williams’ın Alcor tesisinde dondurulduğu ve kafasının bedeninden koptuğu ortaya çıktı. Süreci takip eden Williams’ın oğlu John Henry, babasının, lösemi sonrasında dondurulduğunu söylemişti.
Siyaset, teknolojinin ilerlemesini de etkiledi. Örneğin, Michigan Eyalet Hükümeti, 2004’te Clinton’da bulunan Cryonics Enstitüsü adlı bir tesise bir mezarlık alanı olarak lisans verme oylaması yaptı. Bu hareket, sekiz yıl sonra tersine, enstitünün tek başına kriyoprezervasyon için organlar hazırlamasını engelledi, çünkü bu tür prosedürlerin cesetlere uygulanması, lisanslı bir cenaze müdürünün hizmetlerini de gerekli kıldı.
Cryonics endüstrisi açıkça eleştirmenleri ile görüş ayrılığı yaşıyor.
Alcor, web sitesinde “Bugün iyi koşullar altında yürütülen kriyotiklerin işe yaramayacağı sonucuna varan, güvenilir bir teknik argüman bulunmadığını” iddia ediyor. Şirket şunları ekliyor: “Cryonics, beyindeki bilgi içeriği kaybolana kadar, kimsenin gerçekten ölmediğine ve düşük sıcaklıkların bu kayıpları önleyebileceğine yönelik bir inançtır.”
Kuşkusuz tartışmalar adaylar için kriyoprezervasyon, cesaret kırıcı olmamıştır.
Dünya çapında, 250’den fazla kişi şu anda kriyojenik tesislerde barındırılıyor; kişi başına asgari maliyeti ABD’de yaklaşık 28.000 dolardır.
Rusya’nın KrioRus şirketi, toplu Dewar konteynerlerinde birkaç insan vücudunu ve çeşitli hayvanları depolamak şartıyla, 12.000 $ ‘dan başlayan maliyet sunuyor. Bireysel sözleşmeler depolama alanının uzunluğunu belirtebilir. Şu anda, ABD ve Rusya, insanlar için kriyoprezervasyon imkanları bulunan tek ülkedir.