1967 yılında Birleşik Devletler Grönland’da çok gizli bir askeri üssü terk etti. Çünkü yeraltı tünelleri buzun ağırlığı altında eziliyordu.
Sınırlı altyapı ve inşaat malzemesi eksikliği ile uğraşan dünyanın en soğuk ve uzak bölgelerinde çalışan bilim insanları bu sorun için yaratıcı bir çözüm geliştirdiler.
Şaşırtıcı derecede güçlü ve çevre dostu silindirik tüneller oluşturmak için dev balonları karın altında şişirmek.
Yöntem, bir sosisli sandviç yapmaya benziyor. Yöntemin öncüsü ve Kopenhag Üniversitesi fizikçi Jørgen Peder Steffensen, buzulların geçmişini anlama üzerine yoğunlaşan bir araştırma olan Doğu Grönland Buz Çekirdeği Projesi‘nin (EastGRIP) lojistik başkanlığını yaptığı dönemde “snowblower‘ları kullanarak bir bir tünel açmayı denediklerini söyledi.
“Balon aynı dev bir sosisli gibi. Onu yüzeyin altındaki şişirip karı tekrar üste atıyoruz. Bunun üstünde kar sertleşiyor.” dedi. Aradan günler geçtiğinde balonlar sönükleşti. Sığınma evleri, çalışma veya saklama alanı sağlayan tüneller ortaya çıktı.
Geçmişte, Grönland ve Antarktika‘da ki kutup mühendisleri, buzlu duvar ve zeminlerin üstünde tavan oluşturmak için düz ahşap kirişler veya kavisli alüminyum kaplama kullandılar. Ancak bu malzemeler kullanıldığında kar yukarıda birikip sertleşti. Böylece buz deforme oldu ve daraldı. Tavan sarktı ve duvarlar daraldı.
Steffensen, balon tekniğinin geleneksel yöntemlere göre pek çok avantajı olduğunu belirtti. Birincisi, kemerlerin iç kuvveti nedeniyle, silindirik tüneller dikdörtgen biçimde oluşturulmuş tavanlara göre daha az daralmaktadır.
Mühendisler, geleneksel yöntem ile yılda 27 santimetre daralma ölçerken bir balon tarafından oluşturulan bir test tünelinde yılda 25 santimetre küçülme ölçtüler.
Ayrıca herhangi bir küçülme, silindirik tünellerde daha kolay yönetilebilir. Takım üyeleri, tırmanma duvarlarını, testerelerle uzaklaştırabilir. Çökme riski olmadan odaları yeniden yerleştirebilirler. Ayrıca çevresel bir avantaj da var.
Eski teknik için gerekli metal veya ahşabın taşınması, kargo uçağı uçuşu gerektirir. Balonlardan bir kaç kat daha ağırdır. Tavanlar deforme olduktan sonra, kıyıdaş materyali genel olarak buz yüzeyinden çıkarılamaz. Bu nedenle araştırmacıların materyali geride bırakmaları gerekir.
Steffensen, ilk olarak 2012 yılında tekniği başka bir Grönland üssünde denedi.
Geçtiğimiz yaz, EastGRIP’de tam tünel sistemini kuran ekibe liderlik ederek toplam sekiz balon kurdu. En büyük balon 40 metre uzunluğunda.
Ancak daha uzun tüneller yapmak için birkaç tanesi uçtan uca yerleştirilebilir.
Geçtiğimiz yaz sondaj testlerinden sonra, bu yaz sondaja sürekli olarak soğuk hava sağlayan tüneller ile başladı.
Steffensen, “Bu, buz çekirdeği için iyi bir haber, çünkü biz onları olabildiğince soğuk tutmak istiyoruz” dedi.
Kutup mühendisleri bu tekniği başka yerlerde de kullanmak istiyorlar. Antarktika‘daki Concordia Araştırma İstasyonunda bir İtalyan ekibinin lojistiğini yürüten mühendis Vincenzo Cincotti, Antarktika’da yaz aylarında depo tesislerini test etmek için iki balon satın aldı.
Balon tekniğinin metal veya ahşaba göre nakliye ücretinin daha az olacağına inanıyor. Yine de Antarktika‘daki daha kurak ve soğuk koşulların tünellerin buzlu çatısını oluşturmada kar sertleşmesinin bunu nasıl etkileyeceğini bilmek istiyor.
“Çalışırsa, balonlarla ihtiyacınız olan kadar çok barınak yapabilirsiniz.” diyor.