Geçtiğimiz yılı ihracat, üretim ve iç pazarda rekorla kapatan otomotiv sektörü yöneticilerinin önümüzdeki beş yıla dair öngörülerini içeren ‘KPMG Türkiye Otomotiv Araştırması 2016 – Geleceğin İş Modelleri’ araştırması yayımlandı.
Bu yıl dördüncüsünü hazırlanan “KPMG Türkiye Otomotiv Yöneticileri Araştırması 2016”sektörde yükselen trendleri ve gelecekte karşılaşılabilecek risklerle fırsatları ortaya koyarak yatırımcılara ve sektörün diğer oyuncularına yol gösteriyor.
“KPMG Türkiye Otomotiv Yöneticileri Araştırması 2016 – Geleceğin İş Modelleri” araştırması; pazara dair ihracat, satış, üretim ve kapasite rakamlarını analiz edip araştırmaya katılan yöneticilerin beklentilerini ortaya koyarken, geleceğin iş modellerine yönelik KPMG uzmanlarının yorumlarıyla otomotiv sektörünün geleceğine ışık tutuyor.
BRIC üreticilerinden umut kesildi
Geçtiğimiz 3 yıl boyunca BRIC ülkelerindeki üreticilerin Avrupa pazarına girmesinden emin olan Türkiye otomotiv yöneticilerinin bu yıl fikir değiştirdiğini söyleyen KPMG Türkiye Otomotiv Sektör Lideri ve Şirket Ortağı Ergün Kış, başarılı olamayan Çinli üreticilere olan inancın sarsıldığını ifade etti.
Avrupa pazarının isteklerinden oluşan bariyerlerin Çin şirketleri için aşılamayacak kadar yüksek göründüğünü söyleyen Kış, geçtiğimiz yıllarda bir Çinli markanın yaşadığı hayal kırıklığını hatırlatarak, Çin araçlarının kalite bakımından uluslararası düzeyde olduğu düşünülmesine rağmen düşük kalite algısı, satış ağının yetersizliği ve sınırlı model sayısının diğer Çinli şirketler için de tehdit oluşturduğunu söyledi ve şöyle devam etti: “Özellikle AB pazarında etkin bir bayi sisteminin oluşturulmasında her yeni marka için önemli zorluklar var. Pazar bariyerleri yüksek. Öte yandan aracın ikinci el değerinin oluşması da yerleşik markalara göre çok uzun sürüyor. Bu, tüketici talebi için çok olumsuz bir durum. Bu koşullarda Çin otomotiv ürünlerinin AB pazarına girişi olumsuz görünüyor. AB’de üretim yapmasına rağmen AB dışı markaların pazar paylarının hala yetersiz düzeyde olduğu da dikkate alınmalı.”
Pazarın büyümesi milli gelirde artışa bağlı
Otomotiv pazarının büyümesi için kişi başına düşen milli gelirin artış hızının, pazar oyuncuları tarafından en önemli etken olarak görüldüğü ve ilk defa bu beklentinin sektör üzerindeki vergi yüklerinin azaltılmasından daha önemli olarak ortaya çıktığını belirten Ergün Kış, kar merkezlerinde önümüzdeki 5 yıl değişiklik beklenmediği sonucu alınan araştırmada, sektör beklentilerini şöyle ifade etti: “Zaten kullanılmış araç pazarının yeni araçtan 4-5 kat fazla oluşu, düşük gelir nedeniyle yeni araç alınmadığı tablosunu doğrular nitelikte bir sonuç. Ekonomideki genel konjonktür değişimleri doğal olarak her sektörde talebe yansıyor ancak bu taraftaki büyüme, yeni araç alımına yansımıyor. Çünkü sektör için milli gelirin dağılımı da artışı kadar önemli. Bu durum, sektörün sanayiden ticarete her kesimindeki olumsuz etkilerinin azaltılması için daha dengeli bir sisteme ihtiyaç duyulduğunu ortaya koyuyor.”
Kârlılıklarını yetersiz bulan yetkili satıcılar internet üzerinden 2. el satışına yöneliyor
Yetkili satıcıları etkileyen en önemli dış faktörler arasında, yoğun rekabette değişen tüketici beklenti ve davranışlarının dikkatle izlendiğini aktaran Ergün Kış, finansal risklerle karşı karşıya kalan ve yoğun rekabet içinde olan yetkili satıcılar nezdinde ikinci el pazarının internet üzerinden büyümesinin beklendiğini ifade etti ve şunları söyledi:
“Yetkili bayiler, artan rekabetin yanı sıra hızla değişen tüketici isteklerinin yer aldığı farklı bir pazar gelişimini yakından izliyor. Özellikle bu durum yeni nesil tüketicilerde daha fazla izleniyor. Tüketici, bayiden daha fazla hizmet ve seçenek sunmasını bekliyor. Öte yandan pazarda artan marka ve model seçenekleri de bayilerin showroomlarında daha fazla modelle tüketicinin karşısına çıkmasını gerektiriyor.
Kullanılmış araç ticareti alanının ise elektronik ticaret sistemi üzerine kayması beklentisi var. Yeni araç satışlarında kullanılmış aracın uygun bedelle değişimi müşteri için kolaylık sağlıyor. Bayiinin bu araçların satışını internet üzerinden hızla satışı, işletmede nakit yönetimi acısından da önem taşıyor.”
Üretim ve kapasite açıklamaları beklentileri solladı, 5 yıllık tahminler yakalandı
Yöneticilerin büyük çoğunluğunun üretimde artış beklediğini belirten Ergün Kış, üretimin 1,2 milyondan (baz yılı 2014) 1,4 milyonun üzerine ve kapasitenin 1,7 milyondan 1,9 milyonun üzerine çıkmasına yönelik beklenti olduğunu, ancak bazı üreticilerin son açıklamaları ile gerçeklerin beklentileri geçtiğini ifade etti. Bazı üreticilerin, 2016 yılının başında yaptıkları açıklamalarla üretim ve kapasitenin beklentilerin üzerine çıkmasının kesinleştiğini söyleyen Kış, sektörün yeni Ar-Ge ve yatırım teşvikleriyle son yıllarda önemli bir gelişme ivmesi yakaladığını ifade etti. Sektörün beş yıl sonra geleceği noktanın şimdiden yakalandığını ifade eden Kış, şunları söyledi: “Üretim ve kapasite artışında gelişmeler olumlu devam ediyor. Yeni bir marka yatırımı beklenmiyor ancak mevcut şirketlerin yeni yatırımlarla genişlemesi önemli. Özellikle ‘tedarik zinciri’ bütünlüğünde olması da sevindirici. Ayrıca otomotiv sektörü için stratejik önem taşıyan yassı çelik, özel çelik ve plastik sanayisinin yanı sıra elektronik ve yazılım sektörleri ile de daha sıkı ve uzun vadeli işbirliği kurmak gerektiği açık. Hızla gelişen Ar-Ge yetkinliğinin ulaştığı düzeyde tümüyle yerli olarak tasarlanan taşıtların küresel standartlarda yapılacak geliştirme testleri için önemli altyapı yatırımının en kısa surede tamamlanması gerekiyor. Bu sorun Ar-Ge’nin bir bütünleyicisi olarak görülerek mevzuatın yeniden düzenlenmesi ve genişletilmesi şart. Otomotiv ihracatının en önemli sorunu ise lojistik altyapısı. AB pazarına ulaşımda demiryolu sisteminin yeniden kurulması öncelik taşırken otomotiv limanı ihtiyacı her geçen yıl daha da artıyor.”
Türkiye, BRIC ülkelerine karşı rekabet gücünü arttırmalı
BRIC ülkelerinin yatırım cazibesinin Türkiye için engel teşkil ettiği ve ihracat sürekliliği sağlanabilmesi için ikili anlaşmaların şart olduğunun altını çizen Ergün Kış, özellikle tedarik ve yan sanayide Ortadoğu’nun en büyük pazarı olan İran’ın çok dikkatle izlenmesi gereken bir pazar olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Türk otomotiv sektörü şu anda tahminlerin ötesinde bir noktada. Ancak büyümeyi sürekli kılmak için rekabet gücünün artması gerekiyor. Özellikle BRIC ülkelerinin yatırım cazibesi ve İran’ın hamlesine karşılık vermek, bu tabloda sektör için elzem görünüyor. İhracat sürekliliğinin sağlanması için serbest ticaret anlaşmalarına katılım ve gelişmekte olan pazarlar ile ikili anlaşmaların yapılması şart. Araştırma sonuçlarında tedarik sanayisinin beklentisi geleceğin kritik teknolojilerinin öne çıkması sebebiyle Ar-Ge ve tasarım yetkinliğinin arttırılması olarak ortaya çıkıyor. Bölgesel aktörlerden İran’ın geçen yıl gündemde yokken bu yıl tedarik sanayisinin en önemli ülkeleri arasına girmesi de bu beklentiyi artırıyor.”
Geleceğin kritik teknolojileri önem kazanıyor
Türkiye otomotiv sektörünün küresel rekabet gücünü sürdürmenin yanı sıra, bu gücü arttırmaya devam etmesi gerektiğini söyleyen Ergün Kış, bilişim sektöründeki gelişmelerin sektörü yeni nesil müşterilerle sürekli zorladığını ifade etti ve geleceğin kritik teknolojilerine entegre olmadan ilerlemenin mümkün olmadığını kaydetti.
Kış, teknolojik gelişmelerin dikkate alınarak yazılım ve elektronik sektörleri ile otomotiv sektörü arasında öncelikle organik işbirliğinin sağlanması ve bu amaçla özel teşvik sisteminin kurulması gerektiğini belirterek şöyle devam etti: “Bilişim teknolojilerine kolay bağlanabilirlik, bir yandan yeni iş modellerinin ortaya çıkmasını sağlarken öte yandan sanayi dışındaki yeni oyuncu olan tarafların da doğrudan müşteri ilişkileri geliştirmesine imkan veriyor. Bu durumda, otomotiv endüstrisi üreticileri, gelecekteki değişik iş modellerini müşterilerinin yaşam tarzlarını yansıtmak zorunda kalacak, duruma ve uygulamaya göre harcanan zamanı ile masrafı azaltan ve yaşam kalitesini arttıran çözümler geliştirmesi gerekecek. Artık otomotiv üreticilerinin son derece karmaşık bir otomotiv ürünü üreticisi olmaya ek olarak bilişim ve teknoloji alanında da hızla genişlemesi gerekiyor.”