UCLA

UCLA psikologları tarafından yapılan bir araştırma, beynin belirli bir bölgesinin hafıza hatırlamada kritik bir rol oynadığına dair güçlü kanıtlar sunmaktadır. Journal of Cognitive Neuroscience’da yayınlanan araştırma, ilk kez, o bölgeyi uyarmak için elektrik akımı kullanmanın, sol rostrolateral prefrontal korteksin, insanların hatıraları alma yeteneğini geliştirdiğini gösteriyor.

UCLA Psikoloji, Pskiyatri ve Biyo-Davranış Bilimleri Profesörü Jesse Rissman: “Bu bölgeyi uyardığımızda hafıza performansını önemli ölçüde iyileştirdik.”

Rissman, sol rostrolateral prefrontal korteksin, beynin diğer alanlarında işlenen bilgilerin izlenmesi ve birleştirilmesi de dahil olmak üzere üst düzey düşünce için önemli olduğunu söyledi. Bu alan, alnın sol tarafının arkasında, kaş ile saç çizgisi arasında bulunur.

UCLA Beyin Araştırma Enstitüsü Üyesi Rissman: “Bu beyin alanının geçmişte oluşturduğunuz bilgilere erişim ve bu konuda karar vermede özellikle önemli olduğunu düşünüyoruz.”

Psikologlar, yaşları 20 olan üç kişilik gruplarla deneyler yaptılar. Her grupta 13 kadın ve 11 erkek vardı.

Katılımcılara bilgisayar ekranında 80 kelimelik bir dizi gösterildi. Her bir kelime için, katılımcılara ya “kendi” ya da “diğer” kelimelerinin ekranda görünüp görünmediğine bağlı olarak ya kendilerini ya da sözcükle etkileşime giren başka bir kişiyi hayal etmeleri istendi. (Örneğin, “altın” ve “öteki” kombinasyonu, altın bir kolye ile bir arkadaş hayal etmelerini istemeleri gibi…)

Ertesi gün, katılımcılar laboratuvara üç test için geri döndü: Hafıza, akıl yürütme yeteneği ve görsel algı… Her katılımcı, sol rostrolateral prefrontal korteksin içindeki nöronların uyarılabilirliğini azaltmak veya arttırmak için kafa derisindeki bir elektrot aracılığıyla zayıf bir elektrik akımı gönderen bir cihaz giydi. Bu şekilde Rissman’a göre; uyarılabilirliklerini artırarak, nöronların ateşlenmesini daha muhtemel hale getirdiğinden nöronlar arasındaki bağlantıları güçlendiriyor.

Transkraniyal Doğru Akım Stimülasyonu veya tDCS olarak adlandırılan bu teknik; çoğu insana ilk birkaç dakika için sıcak ve hafif bir karıncalanma hissi veriyor.

Bir saat süren çalışmanın ilk yarısında, tüm katılımcılara “sahte” bir uyarı verildi; bu, bir şeyin olduğu hissini vermek için cihazın kısa bir süre açık olduğu, ancak elektriksel uyarı uygulanmadığı için kapatıldığı anlamına gelir. Bu, araştırmacıların her bir katılımcının işleri normal şartlar altında ne kadar iyi yerine getirdiğini ölçmelerini sağlamıştır. Sonraki 30 dakika boyunca, bir grup katılımcı nöronlarının uyarılabilirliğini artıran bir elektrik akımı alırken; ikinci grup nöron aktivitesini baskılayan bir akım ve üçüncü grup sadece sahte uyarım aldı. Araştırmacılar böylelikle, hangi grubun önceki gün gördükleri kelimeleri en iyi hatırladığını tespit etti.

İlk olarak, bilim insanları çalışmanın ilk yarısında üç grup arasında hiçbir fark olmadığını, beyin uyarımı kullanılmadığındandan deneyin ikinci yarısındaki herhangi bir farkın uyarıma yönettiğini belirtti.

Çalışmanın ikinci yarısında nöronları uyarıcı stimülasyon alan grup için bellek skorları; sahte stimülasyon aldıklarında skorlarından 15.4 puan daha yüksekti.

Her iki seansta sahte stimülasyon alanların puanları, ilk seanstan ikinci seansa sadece 2,6 puan artarken, verilere göre göreve olan aşinalıklarının artması nedeniyle; istatistiksel olarak önemsiz bir değişiklik oldu. Nöron aktivitesi geçici olarak baskılanan grup için puanlar sadece yüzde 5 oranında artmış ve araştırmacıların da yazdıkları istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır.

UCLA

Rissman: “Önceki nörogörüntüleme çalışmalarımız, sol rostrolateral prefrontal korteksin, bellek alımı sırasında oldukça meşgul olduğunu gösterdi. Şimdi, bu bölgeyi elektrikle uyardığımızda insanların bu hafıza görevini daha iyi yapması, hafızanın geri kazanılması eylemine katkı sağladığına dair nedensel kanıtlar sağlıyor.

Zayıf elektriksel beyin stimülasyonunun uygulanmasının sihirli bir şekilde anılarını mükemmelleştirmesini beklemiyorduk, ancak performanslarının olduğu kadar artması da şaşırtıcı ve bu yöntemin insanların hafızalarını yükseltmek için potansiyel olarak kullanılabileceğinin cesaret verici bir işaretidir.”

Çalışmanın “akıl yürüten” katılımcılarından yedi saniye içinde belirli sözcük çiftlerinin analoji olup olmadığına karar vermelerini istedi. Denemelerin yarısı gerçek analojilerden oluşan kelime çiftlerini içeriyordu.

Araştırmacılar, üç grup arasında performans açısından anlamlı bir fark bulamadılar.

Son görev için algıya odaklanmak üzere; deneklerden, dört kelimenin hangisinin basılı biçiminde en düz çizgilere sahip olacağını seçmeleri istenmiştir. (Örnek: “sembol”, “müze”, “ressam” ve “enerji” sözcükleri arasında “müze” kelimesi en düz çizgilere sahiptir.) Yine, araştırmacılar üç grup arasında anlamlı bir fark bulamamışlardır.

İnsanlar neden isimleri ve diğer kelimeleri unutuyorlar? Bazen, ilk duyduklarında veya gördüklerinde dikkat etmedikleri için hafızanın oluşması mümkün olmaz. Bu durumlarda, elektrik stimülasyonu yardımcı olmayabilir. Ancak, bir hafızanın oluştuğu geri getirilmesi zor olan durumlarda, stimülasyon ona erişmeye yardımcı olabilir.

Westphal, “Bu teşvik, insanların başka türlü unutulmuş olarak bildirdikleri hatıralara erişmelerine yardımcı oluyor.”

Rissman, beynin diğer alanlarının da hatıraların alınmasında önemli rol oynadığını söyledi. Gelecekteki araştırmaları, her bir bölgenin katkısının yanı sıra beyin stimülasyonunun diğer türlerdeki hafıza görevleri üzerindeki etkilerini daha iyi anlamayı amaçlayacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like

Karbondioksiti Değerli Ürünlere Dönüştürmek

Karbondioksit (CO2) iklim değişikliğine önemli bir katkıda bulunur ve başta endüstriyel üretim…

Dünyanın Manyetik Alan Haritası Tamamlandı!

Dünyanın manyetik alanı, gezegenin iklimi, tektonik kaymaları, yerçekimi ve hatta rotasyonunu etkiler.…

İki Dillilik, Doğal Olarak Beynimize Geliyor

 Nörobilimcilerden oluşan bir ekip, beynin tek bir dildeki ve iki farklı dilden…

B1 Hücrelerinin Kökeni Hakkında

Yeni bir MDC çalışması immünolojide onlarca yıllık bir tartışmayı çözebilir: Prof. Klaus…