sciencedaily

Mainz Üniversitesi Tıp Merkezi’ndeki bilim adamları ve Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü (MPI-P), minyatür ilaçlarla doldurulmuş nano taşıyıcıların bağışıklık hücrelerine bağlanmasını sağlayan yeni bir yöntem geliştirdi.

Gelecekte, bu, sağlıklı dokudaki hasarı büyük ölçüde ortadan kaldırabilecek hedefe yönelik tedaviye yol açabilir. Bilim adamları bulgularını bilimsel dergi Nature Nanotechnology‘de yayınladılar.

Modern tıbbında, tümörleri tedavi etmek veya ağrı tedavisi için ilaç alan hastalara, tedavi edilecek organın kesiti sadece küçük ve açık bir şekilde sınırlandırılmış olsa bile, genellikle tüm vücut boyunca dağılmış ilaçlar verilir.

Bir çözüm, belirli hücre tiplerini hedef alan ilaçların uygulanması olabilir. Bu tür nano taşıyıcılar bilim adamlarının geliştirmeye çalıştığı şeydir. Bunlar, bir insan saçı çapının binde biri kadar büyük olmayan bir şekilde, minyatür denizaltıları içerir.

Çıplak gözle görülemeyen bu nano taşıyıcılar, farmakolojik olarak aktif bir ajan ile yüklenir. Bu da onların konsantre taşıma kapları olarak işlev görmesine izin verir. Bu nano taşıyıcıların veya ilaç kapsüllerinin yüzeyi, örneğin tümör hücreleri ile serpiştirilmiş dokulara yerleştirilmeleri için özel olarak kaplanır.

Kaplama genellikle, tümör hücrelerine veya tümörlere saldıran bağışıklık hücreleri gibi hedef hücreler üzerinde bağlanma bölgeleri aramak için adres etiketlerine çok benzeyen antikorlardan oluşur.

Profesör Volker Mailänder ve Johannes Gutenberg Üniversitesi Tıp Merkezi’nde (JGU) Tıp Merkezi’nde Dermatoloji Bölümü’nden ekibi yakın zamanda bu tür ilaç kapsülleri için yeni bir bağlayıcı antikor yöntemi geliştirdi.

Minik bir ilaç kapsülünün asidik koşullar altında antikorlar ile birleştirilmesi, ilaç taşıyıcıya stabil bir şekilde bağlanan antikorlarla sonuçlanır. Bu, nano taşıyıcıları hastalıklı dokuları hedeflemesini mümkün kılar.
Kredi: Üniversite: Stefan Schuhmacher

Mailänder, “Şimdiye kadar, bu antikorları nanokapsüllere bağlamak için her zaman ayrıntılı kimyasal yöntemler kullanmak zorunda kaldık” diye açıkladı. “Yapılması gereken her şeyin, antikorları ve nanokapsülleri bir araya getirilmiş bir çözelti içinde birleştirmek olduğunu gösterebildik.”

Nature Nanotechnology‘deki makalelerinde, araştırmacılar, nanokapsüllerin ve antikorların bu şekilde bağlanmasının, test tüpünde kimyasal bağlanma kadar neredeyse iki kat daha etkili olduğunu ve ilaçların hedeflenen taşınmasını önemli ölçüde geliştirdiğini vurgulamaktadır.

Kanda bulunanlar gibi koşullar altında, kimyasal olarak bağlanmamış antikorların işlevselliğini korurken, neredeyse tamamen etkilerini kaybettiğini buldular.

Max Planck Institute for Polymer Research’den Profesör Katharina Landfester, “Karmaşık kimyasal işlemleri kullanan standart bağlayıcı antikorlar, antikorları indirgeyebilir hatta onları yok edebilir veya kandaki nano taşıyıcı proteinlerle hızla kaplanabilir.”

“Aksine, adsorpsiyon veya adhezyon olarak bilinen fiziksel etkiye dayanan yeni yöntem, antikorları korur. Bu, nano taşıyıcıları daha kararlı hale getirir ve ilaçları vücutta daha etkin bir şekilde dağıtmasını sağlar.”

Yeni yöntemlerini geliştirmek için araştırmacılar, antikorları ve ilaç taşıyıcılarını asidik bir çözelti içinde birleştirdiler. Bu, nötr bir pH’ta bağlamanın aksine, nanoparçacık yüzeyinin daha verimli bir şekilde kaplanmasına yol açtı. Araştırmacılar açıkladığı gibi, bu, kan hücrelerine hedef hücrelere bağlanmasını engelleyebilecek nano taşıyıcılar üzerinde daha az yer bırakır.

Genel olarak, araştırmacılar, yeni geliştirilen yöntemin, nanoteknolojiye dayanan tedavi yöntemlerinin etkinliğini ve uygulanabilirliğini kolaylaştıracağı ve geliştirebileceğinden emin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like

Düşünce için Sessizlik: İnsan Beynindeki Özel İnternöron Ağları

İnsan beyninin analizi; sinirbilimin temel amacıdır. Bununla birlikte, metodolojik nedenlerle, araştırmalar büyük…

Geniş Etkilere Sahip Bulgularda Çoğu ‘Sessiz’ Gen Mutasyonun, Nötr Değil Zaralı Olduğu Ortaya Çıktı

1960’ların başında, Michigan Üniversitesi mezunu Marshall Nirenberg ve diğer birkaç bilim insanı,…

Elektrik Üretmek için Vücudun Kendi Şekerini Kullanan Ultra İnce Yakıt Hücresi

Glikoz, yediğimiz gıdalardan aldığımız şekerdir. Vücudumuzdaki her hücreye güç veren yakıttır. Glikoz,…

BioNTech CEO’su Uğur Şahin: Hasarlı veya eski organların yaşlanma süreci tersine çevirilebilir

Prof. Dr. Uğur Şahin, gelecekte hasar görmüş organların gençleştirilmesinin mümkün olabileceğine inandığını…