Bebeklikten itibaren göz teması kuramıyor, ismi ile çağırıldığında aldırmayıp duymuyormuş gibi davranıyorlar. İşe yarar bir dil geliştiremedikleri gibi fiziksel teması reddediyorlar. Küçük değişiklikleri bile dirençle karşılayarak sık sık öfke nöbetleri geçiriyorlar. Yaşamın ilk üç yılında ortaya çıkan ve erkek çocuklarda daha sık görülen otizmde erken müdahale hastalığın seyrini etkiliyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi’nden Yrd. Doç. Dr. Havva Nüket İşiten, yaşamın ilk üç yılı içinde ortaya çıkan otizmin bazı karakteristik belirtileri olduğunu söyledi. İşiten, şunları söyledi: “Otizm yaşamın ilk üç yılı içinde ortaya çıkan ve yaşam boyu devam eden, sosyal etkileşim, sözel ve sözel olmayan iletişimde problemler, tekrarlayıcı davranış ve kısıtlı ilgi alanları ile kendini gösteren, karmaşık gelişimsel bir bozukluktur. Normal gelişen bebekler, bakıcısı ile sosyal ilişki kurmaya eğilimdirler ve bu yüze bakma becerisi ile başlar. Bakmak ve göz teması kurmak, sözcük öncesi çocuk ve bakıcısı arasındaki iletişim biçimleridir ve sosyalleşmenin temelini sağlar. Otizmli çocuklarda ise normal gelişimin duraklaması, gerilemesi ve bozulması söz konusudur. Gelişimdeki bu bozulma küçük yaşlarda fark edilebilir.”
Bu belirtilere dikkat
Otizmin davranış, zeka, iletişim ve dil gelişimi, oyun, dikkat ve aktiviteler gibi çok çeşitli alanlarda belirtiler gösterdiğini kaydeden İşiten belirtileri şöyle sıraladı:
– Bebeklikten itibaren göz teması olmayabilir. ‘Bay bay’, ‘baş baş’ gibi jestleri öğrenemez ya da geç öğrenir, farklı şekilde kullanabilirler.
– Erken çocuklukta istedikleri nesneleri erişkinlerin eliyle işaret edebilirler.
– Kayıtsızdırlar; ismi ile çağırıldığında çoğu kez aldırmazlar, duymuyormuş gibi davranırlar.
– Sosyal gülümseme yoktur.
– Monoton bir tonda ve herhangi bir duygu yansıtmadan konuşurlar.
– Çevreyi gözetlemezler ve taklit etmezler.
– Başkalarının duygu ve düşüncelerini anlamakta güçlük çekerler.
-Duruşlarında, ellerini kullanmada zaman zaman normalden farklı bir görünüm sergileyebilirler. Örneğin parmak uçlarında yürüme, belli hareketleri tekrar etme, tek ayağı üzerinde ileri geri sallanma, kendi etrafında dönme vb.
– İp atlama, dans, yüzme gibi büyük kas motor becerilerin kullanılmasını gerektiren bazı hareketleri taklit etme yetilerinin çok az ya da hiç olmamasına bağlı olarak daha geç öğrenirler.
– Kağıt kesme, kutu içine küp atma ve ipe boncuk dizme gibi küçük kas motor becerileri oldukça zayıftır.
– Kimilerinde kendilerine zarar verici davranışlar, çevresindeki kişilere ve nesnelere karşı saldırganlık ilaç tedavisi gerektirecek düzeyde ciddi olabilir.
– Nesnelere ve gündelik yaşamın rutin düzenine bağımlılık gösterirler; küçük değişiklikleri bile dirençle karşılar ve öfke nöbetleri geçirebilirler. Mesela masanın yerinin değişmesi ya da giysi değişikliği gibi.
– Genellikle herhangi bir kimse tarafından dokunulmaya, kucağa alınmaya tepki göstererek fiziksel teması reddederek çevreleriyle ilişki kurmaktan kaçınabilirler.
– Konuşmaya başlama sıklıkla gecikir. Konuşma anlamlı bir iletişim aracı olacak şekilde gelişmez.
– Çağırıldığında bakmazlar. Bu durum otizmin ilk fark edilen belirtilerindendir.
– Kimileri durmaksızın, arada şiddetli vurgular, yükselen – alçalan iyi ayarlanamayan sesler ve tonlamalarla (ayindeymiş gibi) ya da kendileri için önemli konularda sürekli tekrarlayarak konuşurlar.
– Klişe tarzında konuşmaları tipiktir, bu nedenle konuşma sorunları olsa da reklam metinlerini çabuk öğrenebilirler.
– Yaklaşık yarısı 5 yaşına geldiklerinde dahi işe yarar bir dil geliştiremezler ancak pek çok otistik işaret dili, yazı ve resim tahtaları, bilgisayar gibi araçlarla iletişimlerini sağlayabilirler.
– Hafif otistikler 4-5 yaşlarında cümle kurabilirler.
– Nasıl oyun oynanacağını bilmezler; arabaları sürmek yerine sadece yan yana dizmek ya da ters çevirip tekerleklerini döndürürler.
– Bazen bir ip parçasına, bir poşete, dönebilen küçük bir nesneye uzun süre ilgi gösterebilirler.
– Taklide dayalı sembolik oyunları oynamayı beceremezler. Oyun oynayabilenlerde ise karşılıklı oyun gelişmez ya da amaca yönelik oyun kuramazlar.
– Kendilerinin başlattıkları aktiviteler sırasında uzun dikkat süresi gösterebilirler ama başka birinin işaret ettiği bir olaya odaklanamazlar.
– Birisi aktivitelerini veya ritüellerini bozmak isterse sıklıkla öfke nöbetleri geçirirler.
– Otistik çocuklarda zeka düzeyi, ağır yetersizlik düzeyinden üstün zeka düzeyine uzanan geniş bir aralık içindedir.
– İletişim ve dil yetersizlikleri nedeniyle çoğu zaman bu kişilere zeka testi uygulamak mümkün olmamakta birlikte kapasitelerinin altında performans göstermektedirler. Zihinsel engeli ağır olan çocuklarda hastalığın gidişi daha kötüdür.
– Ağrıya, acıya, sıcağa ya da soğuğa karşı bazen aşırı hassas, bazen de duyarsızdırlar.
– Görsel algılamaları genellikle işitselden daha iyidir. Dönen, hareketli, parlak nesneler dikkatini çekebilir.
– Uyku gereksinimleri azalmıştır ve geceleri sık uyanırlar.
Erken tanı önemli
Erkek çocuklarda daha sık rastlanan otizmde erken tanının hastalığın seyrini olumlu etkilediğini belirten İşiten, “Otizm, ailenin duygusal, toplumsal, ekonomik ve günlük yaşantısını olumsuz etkiler. Erken tanı ve girişim ile hastalığın seyri daha iyi olabilir” dedi.