Vücudun devriye gezen bağışıklık hücreleri; kanser hücrelerini yakalayan ve yok eden, kusurlu genleri “kesen” biyolojik “makas” ve nanobotlar… Cambridge araştırmacılarının geliştirdikleri ve gelecekte tıbba devrim yaratacak teknolojilerden bazıları.
Cambridge Academy of Therapeutic Sciences‘ın katkısyla tanıtılan yeni videoda, araştırmacılar tıbbi araştırmalardaki en heyecan verici gelişmelerden bazılarını ele alıyor. Gelecek 50 yılı tıp-teknoloji açısından değerlendiriyor.
NanoPhotonics Merkezi‘nden Profesör Jeremy Baumberg, hastanın rahatsızlıkları hakkında bilgi almak zorunda olmadığı, bunun yerine vücutları devriye gezen, sorunları arayan ve onaran nanomakineler tarafından gerçekleştirildiği bir geleceği öngörüyor. Prof. Baumberg; hastanın çoğu kez duygularıyla hareket ettiği ve yanlış değerlendirmelere yol açtığı durumların olmadığı; nanobotlar sayesinde sadece verilerin değerlendirildiği sistemi savunuyor. Nano robotlar sayesinde; hastanın içindeki kan pıhtısı, kırık kemik parçaları büyük ölçekli müdahale gerektirmeksizin doktorlar tarafından tespit edilebiliyor.
Rejeneratif Tıp
Mühendislik Bölümü’nden Profesör Michelle Oyen videoda, bağışlanan organların eksikliğini gidermeye yardımcı olabilecek ‘kullanıma hazır’ organları oluşturmak için yapay iskeletler hakkında konuşuyor. Prof. Oyen; “kullanıma hazır” organların oluşturulabilecek en doğal malzemeden yapıldığına dikkat çekiyor. Tek seferde oluşturulan dokular, yapı iskeleleri şeklinde çoğalıyor. Böylelikle hücreler eklendikçe doku mühendislik görevini üsteleniyor ve yapı iskelesinin tamamlanmasını sağlıyor. Gittikçe yapılanan doku, kaybolan uzvu yeniden oluşturuyor.
Wellcome Trust-MRC Kök Hücre Enstitüsü‘nden Dr. Sanjay Sinha, zarar görmüş kalpleri onarmak ve işlevlerini normale döndürmek için; doku mühendisliği metodu ile kök hücre yamalarını hasarlı yere kullandıklarını söylüyor. Metodun; yalnızca kalp değil, diğer tüm iç organların (böbrek, pankreas…) onarımı, tekrar yapılandırılması için de çalışmalar yapılıyor.
İmmünoterapi
Kanser Araştırması UK Cambridge Enstitüsü’nden Dr Alasdair Russell, bir DNA düzenleme aracı olan CRISPR-Cas9‘un kullanımındaki yeni atılımların, genomun kusurlu bölgelerinin yerinden oynatılmasına ve hastalardaki kişisel rahatsızlıkların iyileştirilmelerine olanak sağlayacağını açıklıyor. Genlerde bulunan hasarlı hücrelerin onarılması veya onarılamadığı durumlarda öldürülmesi, hastalardaki kronik rahatsızlığın geçirilmesini sağlıyor.
Cambridge Hukuk, Tıp ve Yaşam Bilimleri Merkezi’nden Avukat Dr. Kathy Liddell, yasaların ve etik araştırmalarının gen düzenlenmesinin güvenli hale getirilmesine nasıl yardımcı olacağı hakkında çalışmalarını sürdürüyor.
Cambridge Tıbbi Araştırma Enstitüsü Müdürü Profesör Gillian Griffiths, kanser hücrelerinin en dirençli olanını bile “avlamak ve yok etmek” için önemli bağışıklık sistemi savaşçıları olan “katil T hücrelerini silahlandırmayı ” öngörüyor.
Cambridge Terapötik Bilimler Akademisi Direktörü Prof. Chris Lowe: “Yeni gelişmelerin hepsi; hastaya nasıl uygulandığından; nihai töropatik ürünü sunmaya kadar tıp alanında heyecan verici bir dönüşüme yol açacak”.