Yıldızların iç kısımları gizemli bölgelerdir; çünkü doğrudan gözlemlemek çok zordur. Dönme ve sıcak gazın karıştırılması gibi fiziksel süreçler hakkındaki anlayışımız; yıldızların nasıl parladığı ve nasıl evrimleştiği konusunda önemli belirsizlikler getiriyor. Parlaklık dalgalanmaları ile tespit edilen yıldız salınımları; bu yeraltı bölgelerini araştırmanın bir yolunu sunar. Güneş’te bu titreşimler; üst katmanlarında (konvektif gaz hareketlerinin hakim olduğu katmanlar) türbülans tarafından üretilen basınç dalgalarından kaynaklanmaktadır. Helyozizmoloji, Güneş’teki bu salınımların incelenmesine verilen addır ve astrozizmoloji diğer yıldızlar için kullanılan terimdir.
Gökbilimciler uzun zamandır diğer yıldızlarda güçlü parlaklık varyasyonları tespit ettiler. Örneğin kozmik mesafe ölçeğini kalibre etmek için kullanılan Cepheid değişken yıldızların sınıfı; sadece yıldızın yüzeyine yakın konveksiyon ile ateşlenen küçük, güneş benzeri salınımları görmek çok daha zordur. Son birkaç on yılda; uzay teleskopları, yıldız yaşamının birçok aşamasını kapsayan güneş tipi yıldızlara astroseizmolojiyi başarıyla uyguladı. CfA’da Gökbilimci Dave Latham; T Sct ve γ Dor yıldızları olarak bilinen ara kitle yıldızları sınıfının iç mekanlarını incelemek için yeni TESS (Transing Exoplanet Survey Satellite) veri setlerini kullanan büyük bir gökbilimci ekibinin üyesiydi. Bu yıldızlar Güneş’ten daha büyüktür, ancak hidrojen yakıtlarını çok hızlı bir şekilde yakacak ve süpernova olarak ölecek kadar büyük değildir. Titreşimler genel olarak basınçtan (gaz basıncının pertürbasyonları geri kazandığı yerde) veya yerçekiminden (kaldırma kuvvetinin olduğu yerde) hakim olan iki işlemden birinden kaynaklanır. Bu ara-kütle yıldızlarında, bu işlemlerin her ikisi de önemli olabilir, titreşimler kabaca yaklaşık altı saatlik tipik sürelere sahiptir. Birleştirilmiş süreçlerin karmaşıklığı, diğer şeylerin yanı sıra, bu orta kütleli yıldızların, değişkenlik türlerinin gerçek bir hayvanat bahçesine gelmesiyle sonuçlanır ve bu çeşitlilik, gökbilimcilere yıldız iç mekan modellerini test etmek için daha fazla yol sunar.
Gökbilimciler bu yıldızların 117’sindeki TESS verilerini her iki dakikada bir yapılan gözlemleri kullanarak analiz ettiler: Gaia uydu ölçümlerinden yıldızlara doğru mesafeler (ve dolayısıyla doğru parlaklıklar) elde edildi. Ekip ilk kez bu yıldızlar için nabız modellerini test edip başarılı bir şekilde geliştirdi. Örneğin, dış zarftaki gaz karışımının önemli bir rol oynadığını buldular. Ayrıca birçok yüksek frekanslı pulsatörü tespit ederek gelecekteki çalışmalar için umut verici hedefler belirlediler. En az değil, TESS misyonunun sadece dış gezegenleri incelemek için değil, aynı zamanda ara kütle yıldızları anlayışımızı geliştirmek için benzeri görülmemiş bir potansiyele sahip olduğunu gösterdiler.