Günümüzde, İngiliz matematikçi, analitik filozof, makine mühendisi ve programlanabilir bilgisayar fikrini ortaya atan (proto) bilgisayar mucidi, Charles Babbage, “bilgisayarın babası” olarak bilinir. Dijital çağın ortaya çıkışı için gerekli olan makinayı ve programlanabilir bilgisayarı icat eden ilk bilim adamı ünvanına sahiptir.
Mekanik olarak çalışabildiği sonradan kanıtlanmış, bir hesap makinesi geliştirmiştir. Yaptığı hesap makinesini günümüz bilgisayarlarının geliştirilmesinde en önemli katkılarda bulunduğu kabul edilir.
1991 Yılında, Babbage’ın özgün çalışmalarına sadık kalarak onun Fark makinesi diye adlandırdığı cihaz tamamlanmış ve mükemmel bir şekilde çalıştığı görülmüştür.
Babbage’ın zamanında, matematiksel tablolar çok yüksek oranda işlem hataları içeriyorlardı. Cambridge’te iken insanlar tarafından hesaplanarak hazırlanan bu tabloların ne kadar hatalı yapıldığını görerek, kendini insandan kaynaklı hatalara engel olabileceği bir hesap makinesinin tasarımına adamıştır. 1822 yılında, polinom işlevlerin (fonksiyonların) değerlerinin hesaplanmasını olanaklı kılacak, Fark makinesi adını verdiği aygıtın yapımına başlamıştır.
Hesap makinesi
Charles Babbage 1830’ların ortalarında çözümleyici makine diye adlandırılan ve çağdaş sayısal(dijital) bilgisayarın öncüsü olan aygıtın tasarımını gerçekleştirdi. Bu aygıtta delikli kartlardan gelen komutlar uyarınca herhangi bir aritmetik işlemin yapılabilmesi öngörülüyordu. Ayrıca sayıların saklanabileceği bir bellek birimi, işlemlerin art arda ve sırasıyla yapılmasını sağlayacak, ardışık kontrol ve bugünkü bilgisayarın daha birçok temel öğesi makinede yer alacaktı. Ama çözümleyici makine hiçbir zaman tamamlanamadı. Babbage’ın tasarımı 1937’de not defteri bulununcaya değin unutuldu.
Fark makinesi
Fark makinesi, bir değerler serisini otomatik olarak hesaplayabilmeyi öngörüyordu. Sonlu farklar yönteminden yararlanarak, çarpma ve bölme işlemlerinden yararlanmaksızın hesaplama yapmak mümkündü. Fark makinesi, projenin ilk haliyle, 2.5 mt yüksekliğinde, 15 ton ağırlığında olacak ve 25,000 parçadan oluşacaktı. Projesine mali kaynak bulabilmesine rağmen tamamlayamamıştır. Daha sonra Fark makinesinin geliştirilmiş bir modelini tasarlamasına rağmen bunun yapımına hiç başlayamamıştır. 19. Yüzyılın olanak tanıdığı ölçüsel toleranslarla 1989-1991 yılları arasında tamamlanan bu makine, Londra Bilim Müzesi’nde çalıştırıldığı zaman, ortalama bir elektronik hesap makinesinden çok daha öteye giderek, 31 basamağa kadar doğru hesap yapabildiği görülmüştür.
Yazıcı
Babbage geliştirdiği ikinci Fark makinesi ile birlikte çalışabilecek, değişken sütun ve satır özelliklerine sahip, çıktı formatı programlanabilmesi şaşırtıcıdır.
Fark makinesinin tasarımından sonra Babbage, bundan çok daha karmaşık olan Analitik makine’nin tasarımına başlamıştır. Öldüğü 1871 yılına kadar bu makinenin üzerinde çalışmıştır. İki makine arasındaki önemli farklardan birisi, Analitik makinenin, o zamana kadar henüz duyulmamış bir şey olan delikli kartları (punch card) kullanabilmesidir. Kullanıcıların programları önceden yapabilmesinin bir ihtiyaç olduğunu ve programları makineye iletebilmek için de uygun ortamın delikli kartlar olduğu düşüncesine varmıştır. Babbage, makineyi birden fazla işlevi ardışık olarak yapabilecek şekilde tasarlanmaya çalışmıştır.
Babbage, dünya çapında akademik övgü ve şöhret kazandı, ancak bu uzun sürmedi, akademik yılları kötüye gidiyordu.
1810-1814 yılları arasında Cambridge Üniversitesinde Trinity Koleji’ne devam etti ve çağdaş matematiğin bazı alanlarını kendi kendine öğrendiği için, meslektaşlarının önünde yol gösterici olan, istisnai bir öğrenciydi. Ancak, küfürle suçlanarak, bu itibarı yok edildi.
Birçok tanınmış tarihçi mucit ve matematikçi gibi, Babbage de Hıristiyan Kilisesi’nde,” Tanrı’nın fikrini sorguluyordu.” Bu, Viktorya döneminde İngiltere’de rahatsız edici bir konuydu, çünkü teolojik dogmalar tartışılmazdı.
1814 yılında Babbage, din hakkındaki aşamalı görüşlerini dile getirdiği ve Tanrı’nın bu dünyada bir manevi güçten çok, maddi bir varlık olduğunu daha iyi açıkladığı yüksek lisans tezini yazdı.
Sonuç olarak hem profesörlerinden hem de akademisyenler tarafından küfürle suçlanıyordu. Sınıftaki en iyi öğrenciler arasında yer almasına rağmen, onur derecesi ile mezun olamamıştı.
Yıkıldığı üne rağmen, Babbage benzeri görülmemiş parlaklığı nedeniyle bilim çevrelerinde hızlı bir şekilde ilerleme kaydetti. Mezuniyetten bir yıl sonra, 1815 yılında Kraliyet Enstitüsünde görevlendirildi.
Bundan sonra da çalışmalarına devam etti ve 19. yüzyılın en ünlü bilim adamlarından biri oldu. Olağanüstü akıllı sayıldı, bu nedenle beyni ölümünden sonra alındı ve üzerinde çalışıldı ve bugün Londra’daki Bilim Müzesinde sergileniyor.
Babbage’in teolojik konulardaki düşüncesi, mezuniyet tezi ile bitmedi. Tarih, onu öncü bir matematikçi ve mucit olarak hatırlamasına rağmen, yaşamı boyunca, dini konularda felsefi denemeler yayınlamaya devam etti.