Türkiye distribütörlüğünü üstlendiği F-Secure, Cyberoam, Sophos ve Trustwave gibi yazılım ve donanım ürünleriyle, bilişim güvenliği alanında profesyonel çözümler sunan, aynı zamanda üzerine veri kaydedilen her türlü ortam, işletim sistemi ve dosya sistemleri üzerinde veri kurtarma, veri silme, veri kopyalama, veri klonlama, şifre çözme ve veri analizi (forensics) hizmetleri veren Lidyum Bilişim, hackerların özel verilere karşı saldırgan tutumları sonrasında önem kazanan, veri koruma ve kurtarma süreçlerine dair dinamikleri değerlendirdi.
Evimizi koruduğumuz gibi korumalıyız
Siber güvenlik, hackerların saldırıları ve bilinçsiz yapılan işlemler sonucunda veri, itibar ve para kaybını önlemeye yönelik kullandığımız antivirüs, firewall ve içerik filtreleme gibi yazılım ve donanım araçlarıyla sağlanan bir kavram. Evimizi nasıl koruyorsak, dijital cihazlarımızı ve şirket kayıtlarımızı da korumamız gerekiyor. Günümüzde herkes bulunduğu konumu sosyal medyadan paylaşıyor. Bu evimizi ve iş yerimizi bir süreliğine terk ettiğimiz anlamına geliyor. Dijital dünyadaki paylaşımlarımız gerçek hayattaki güvenliğimizi de etkiliyor. Bu nedenle, bilgisayar ve cep telefonumuzu korumak için antivirüs, firewall gibi güvenlik yazılımları kullanmamız gerekiyor.
Kurumlar hem iç hem de dış tehditlere maruz kalıyor
Bugün yaygın olarak kişileri etkileyen ve verilerine zarar veren yöntemler arasında, e- postayla gelen içeriğe tıkladığımızda verileri şifreleyen zararlı yazılımlar yer alıyor. Tuzağa düşmemiz halinde hackerlar, şifreledikleri verileri geri almamıza karşılık bizden ücret talep ediyorlar. Yedeklerimiz var ise bunu ödemeyebiliriz ama bunun bir sonraki adımında hackerlardan verilerin paylaşımına dair tehditler başlıyor. Bunu eski çalışanlar da yapabiliyor veya endüstriyel casuslukta firmanın gizli bilgileri para veya başka fayda için sızdırılabiliyor. Aynı şekilde resmi kurumlar da yurtdışı kaynaklı saldırılardan zarar görebiliyor. Siber güvenlik çözümlerinin yanı sıra veri kurtarma üzerine de çalışan Lidyum Bilişim Genel Müdürü Barbaros Akkoyunlu; veri ve itibarımızın zarar görmemesi için verilerimizi yedekliyor olmamızın son derece önemli olduğunu, yerel güvenlik çözümlerinde zayıf kalındığını, tehditlerin görülmesi ve çözülmesi noktasında teşviklerden yararlanılması gerektiğini ifade ediyor.
Veri kurtarma sürecinde izlenecek yöntem, verinin nasıl kaybolduğuyla alakalı
Geçmişte en çok, harddisk, sim kart, video kaset, hafıza kartları ve yedekleme kartuşlarından veri kurtarılıyordu. Günümüzde harddisk yine ilk sırada ancak cep telefonları, tabletler, flash bellekler gibi teknolojik araçlar yanında SSD diskler de öne çıktı. Kullanıcıların PC’den, akıllı telefon, tablet ve laptop’a yönelmesiyle birlikte işleyişte de farklılıklar meydana geldi. Bu noktada veri kurtarma sürecinde izlenecek yöntem, verinin nasıl kaybolduğuyla alakalı olarak şekilleniyor. Dosyaların silindiği veya harddiskin çalıştığı halde verilerin görülmediği durumlarda yazılımsal veri kurtarma teknikleri kullanılıyor. Bilgisayar açıldığında harddiske ulaşılamayan ve cep telefonunun bozulduğu durumlarda ise fiziksel veri kurtarma yöntemleri uygulanıyor.
Veri kurtarma süreci kurtarılacak dosyaların uzantılarına göre de değişiklik gösterebiliyor. Veri kurtarılırken dosya isimleri hasar gördüğü için isimsiz olarak veri kurtarmak mümkün. Lidyum Bilişim Genel Müdürü Barbaros Akkoyunlu; yaygın kullanılan uzantıların veri kurtarma programları tarafından daha iyi tanındığını, bu nedenle kendi yazdığınız programın verisini kurtarırken zorlanabileceğinizi ve dosya şablonunun programa tanıtılması gerektiğini belirtiyor.
Veri her zaman kurtarılamıyor
Verilerin kaybolmasına, mekanik aksamın eskimesi, kullanıcının cep telefonu ya da harddiske fiziksel darbe uygulaması, verilerin hackerlar tarafından şifrelenmesi, yangın, sel vb. doğal afetler gibi birçok gelişme neden olabiliyor. Lidyum Bilişim Genel Müdürü Barbaros Akkoyunlu; veri kurtarma talebiyle başvuran kişi ve kurumlardan ilk olarak bir form doldurmalarını istediklerini, bu form aracılığıyla verinin nasıl kaybolduğuna ve hangi veriler üzerinde kurtarma girişiminde bulunacaklarına dair bilgiler edindiklerini ifade ediyor. Ayrıca bu bilgilerle veri kurtarma tekniğinin belirlenmesinin daha kolay hale geldiğini dile getiren Akkoyunlu, verilerin geri kazanımı noktasında doğru yöntemlerin kullanılması gerektiğini ifade ediyor.
Çeşitli yollarla kaybolan verilerin geri kazanılması ise her zaman mümkün değil. Bu nedenle veri sahiplerinin birden fazla yedeği farklı lokasyonlarda barındırmaları tavsiye ediliyor. Yedekleme süreci veri sahibinin isteği doğrultusunda, yedek diske verinin aktarılması veya bulut sistemi ile uzaktan bilgisayar ve cep telefonuna yedekleme yapılması ile olabiliyor.
Veri kaybı olduğunda kullanıcılar cihaza müdahale etmemeli
Verilerin kurtarılması aşamasında olumsuz sonuçlarla da karşılaşmak mümkün. Cep telefonunuzu suya düşürdüğünüzde, RAM’in kaydedildiği çip kırıldıysa veriler kurtarılamıyor. Bazı durumlarda ise harddiskin düzeyi ciddi anlamda çizildi ve eğildiyse kurtarma işlemi olumsuz sonuçlanıyor. Harddisk ve hafıza kartı üzerine başka bir veri yazıldığı durumlarda da yedek alınmadığı takdirde veri kurtarılamıyor. Veri kaybıyla karşılaşıldığında yapılması gereken ilk şey cihazın mevcut halini korumak. Kullanıcılar cihaza müdahale etmezse veri kurtarma ihtimali çok daha yüksek oluyor.
Lidyum Bilişim Genel Müdürü Barbaros Akkoyunlu, cep telefonunuzdaki verilere ulaşamadığınız durumlarda önceliğinizin telefonu kapatmak olması gerektiğini dile getiriyor. Akkoyunlu, telefon kullanımına devam edildiğinde yeni verilerin aranılan verinin üzerine yazılabileceğini, bunun da veri kurtarmayı zorlaştıran faktörlerden biri olduğunu belirtiyor. Kullanıcıların verilerini kendilerinin kurtarmaya çalışmaması gerektiğine de değinen Akkoyunlu, kullanıcıların veri kurtarmada izlediği yollardan birinin cep telefonlarını baştan yüklemeleri veya hard disklerine format atmaları olduğunu söylüyor. Akkoyunlu, verisi kaybolan kullanıcıların kurtarma yöntemlerini internetten edinmeye çalıştığını, harddiskimi salladım, ısıttım, soğuttum ve verilerim geri geldi diyenler olduğunu fakat bunun ancak şans eseri gerçekleşmiş olabileceğini, kesinlikle bu tür bilinçsizce uygulanan yöntemleri tavsiye etmediklerini belirtiyor.