Molecular Psychiatry Dergisi‘nde yayınlanan bir araştırma; kandaki biyo-belirteçleri tespit etmek için hastanın ağrılarının ne kadar şiddetli olduğunu belirlemeyi amaçlıyor. Çalışma yüzlerce katılımcı sayesinde gerçekleşti. Türünün ilk örneği olan kan testi; doktorların ağrı tedavisinde çok daha fazla doğruluk elde etmesini ve hastanın tıbbi geleceğine daha uzun süreli bir bakış sağlar.
Araştırmacılar; hastanın yaşadığı acıyı ve bunun şiddetini, doktora nesnel olarak söyleyebilecek bir protoip kan testi geliştirdiler. Çalışma; hastaların kendi raporlamalarına veya doktorun sahip olduğu klinik izlenime dayanıyor. Araştırmacıların düşüncesi; acı çeken insanlara daha uygun davranmak ve doğru reçeteyi yazmak için bir yol bulmaktı.
Çalışma sırasında, araştırmacılar kanda bulunan biyo-belirteçleri incelediler. Biyo-belirteçler hastalığın şiddetini yansıtan molekülleri baz alır. Örneğin, glikozun diyabet için biyo-belirteç görevi görmesi gibi; bu biyobelirteçler de doktorların hastanın yaşadığı ağrının şiddetini değerlendirmesine, nesnel ve nicel bir şekilde tedavi sağlamasına izin veriyor.
Kan testi; objektif bir ağrı ölçüsü sağlamanın yanı sıra; doktorların hastanın kanındaki biyobelirteçlerini potansiyel tedavi seçenekleri ile eşleştirmelerine yardımcı olur. Araştırmacılar da, FBI tarafından kullanılan parmak izi veritabanlarına benzeyen reçeteli bir veri tabanından; veri tabanı katalogunda yer alan ilaç ve doğal bileşiklerin profilleri ile ağrı biyo-belirteçlerini eşleştirmek için kullanmaktadır.
Ek olarak, çalışma uzmanları sadece ağrıyı tedavi edebilen bağımlılık yapıcı ilaçlarla uyuşmayan biyobelirteçler geliştirdi. Bu veri tabanı da gelecekte kişinin ne zaman, hangi durumlarda ağrı çekeceğini tahmin etmeye yardımcı olabilir. Ayrıca, biyobelirteç gen ekspresyonu imzaları; biyoinformatik ilaç yeniden işleme analizleri için kullanılabilir.
Araştırmacılar, hassas tıbbın içinden, hastalara doğrudan kendi ihtiyaçlarına ve gereksinimlerine göre uyarlanmış tedaviyi öngörüyorlar. Çalışmalarında ilk önce; evrensel ağrı için genel baz alınan belirteçleri geliştirdiler. Böylece eldeki verilere dayanarak, kadın ve erkek opsiyonları için farklı düzeyde belirteçler listelemiş oldular.
Biyobelirteçler; parmak izleri gibidir. Hangi bileşiğin hangi imzayı oluşturacağı, veri tabanı sayesinde belirleniyor. Araştırmacılar, yıllarca tedavi çeşidini uygun biyobelirteçlerle eşleştirmek için bazı bileşikleri keşfediyordu. Son çalışmalarında ise; bu doğal bileşikleri, biyo-belirteçlerle eşleştirerek, mevcut ilaçları kullanma ihtiyacını en aza indirgemeyi hedefliyorlar.
